24 Şubat 2008 Pazar

Laiklik ve Demokrasi Tüm Yönleriyle Bir Bütün Olarak Ele Alınmalıdır

Hükümetin “türban sorunu” ile ilgili son girişimini kaygıyla izliyoruz. Kaygımızın temelinde, sorunun, onu doğurmuş ve gelecekte daha da büyütecek olan uygulamalardan soyutlanmış biçimde, ‘türbana özgürlük’ sloganına indirgenmesi yatmaktadır.

Başka yasaları ve evrensel ahlak ilkelerini çiğnemeyen her kıyafetin universitede serbest olması temel hak ve özgürlükler bağlamında savunulabilecek genel bir ilkedir. Dolayısıyla, başı örtülü bir kişinin de üniversitede okuyabilmesi, ilkesel olarak eğitim hakkının gereğidir. Ancak, bunu uygulamada mümkün kılacak bir düzenlemenin yeri anayasa olmamalıdır. Ayrıca YÖK yasasında yapılacak bir ‘başörtüsü tanımı’ da hem laiklik hem özgürlük ilkeleriyle çelişecek ve sorunu çözmek bir yana, daha da karmaşıklaştıracaktır. Çözüm için sağlıklı bir düzenleme, sorunun tüm boyutları ilgili taraflarca derinlemesine ve içtenlikle tartışıldıktan sonra elde edilebilir. Bu süreç aceleye getirilmemeli ve mutlaka aşağıdaki noktalar dikkate alınarak, bütünsel bir yaklaşımla yürütülmelidir:

1. Türban serbestisinin zamanla üniversite öncesi eğitim kurumlarını da kapsayacak biçimde genişletilmesine asla izin verilmemelidir. Reşit olmayan kız öğrencilerin başlarının örtülmesine yönelik her türlü uygulama ve girişime karşı hukuki, idari ve toplumsal tüm önlemler alınmalıdır. Bu, genç kızların kendi hayatlarıyla ilgili kararları kendi iradeleriyle alabilecek özgür bireyler olarak yetişebilmeleri için vazgeçilemez bir ön koşuldur.

2. Benzer biçimde, reşit olmayan kızların başlarını örtmeleri için özel ortam
oluşturan imam hatip okullarına kız öğrenci alınmasına son verilmelidir. İhtiyacın çok üzerinde olan imam hatip okulları da normal liseye dönüştürülmelidir.

3. Eğitim ve öğretim kurumlarında zorunlu din dersleri kaldırılmalı ve seçmeli hale getirilmelidir. Din derslerini zorunlu kılan ilgili anayasa maddesi kaldırılmalıdır.

4. Laik devletin önemli bir görevi de çoğunluğun eğilimlerine uymayanları çoğunluk baskısından korumaktır. Bu bakımdan, üniversitede türbanın serbest bırakılması düşünülürken, başını örtmeyen kızların, farklı inançların, oruç tutmayan ve Cuma namazına gitmeyenlerin, her yöre ve mahallede özgürce yaşayabilmeleri ve okuyabilmeleri için ciddi önlemler alınmalı ve kararlılıkla uygulanmalıdır.

5. Kamu görevlilerinin, türban gibi belirli bir dini inancı açıkça sergileyen giysi giymeleri, tüm inançlara eşit durması gereken laik devlet anlayışıyla bağdaşmadığı için kabul edilemez. Kamu hizmeti verenlerde ‘laik giyim’ kuralı bir kişisel özgürlük kısıtı değil, hizmetin önyargısız ve hakkaniyetle sunulması-alınması için bir zorunluluktur. Hükümet bu doğrultuda kendini bağlayıcı açıklamayı bir an önce yapmalı ve arkasında durmalıdır.

Üniversitede sadece türban serbestisine odaklanan ve yukarıdaki noktaları dikkate almayan bir yaklaşımın, özgürlükleri genişletmek yerine kısıtlayacağını, toplumsal barış yerine huzursuzluğa yol açacağını düşünüyor; Hükümeti, Meclisi ve sayın Cumhurbaşkanını yukarıdaki çerçevede bir diyalog ve uzlaşma süreci başlatmaya, bu çerçeve dışındaki aceleci düzenlemelerden vazgeçmeye çağırıyoruz.

Hiç yorum yok: